Genç Akademisyenler 50/D Sorununa Çözüm Arıyor

Üniversite lisans düzeyinde olan birçok genç akademisyen olma hayalini taşır. Lisans son sınıfa gelindiğinde üniversite araştırmaları, sınavlar (ALES – YDS) ve tabii ki en önemlisi kadro (iş bulma) aramaları. Türkiye’de üniversitelerin verdikleri bazı kadro numaraları vardır; 33/A , ÖYP, 50/D gibi. Her kadro için özel maddeler bulunmaktadır. 33/A kadroları lisansüstü eğitimden sonra iş garantisi sağlarken, 50/D kadrosu için durum biraz daha farklı. 

Kadrolar ile ilgili 2018 Ocak ayında yapılan düzenleme ile Yürürlüğe giren kanuni düzenleme sonrası, Yükseköğretim Kurulu tarafından üniversitelere gönderilen genelgede; “01.01.2018 tarihinden önce 2547 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi kapsamında atanan araştırma görevlilerinin yeniden atanması haricinde 01.01.2018 itibarıyla 2547 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin (a) fıkrası kapsamında atama yapılmaması” istendi.

Bu kapsamda, tüm üniversitelerde araştırma görevlisi kadrolarına atamalar 01 Ocak 2018 tarihinden sonra 2547 sayılı Kanunun 50/D statüsüne göre “lisansüstü eğitim sonuçlanana” kadar yapılmaktadır.

Öte yandan, çok eski tarihli bir yönetmelik olan 13 Ekim 1984 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Lisansüstü Öğrenim Görenlerden Öğretim Yardımcısı Kadrolarına Atanacakların Hak ve Yükümlülükleri İle Tıpta Uzmanlık Öğrencilerinin Giriş Sınavları Hakkında Yönetmelik“in “Kadroyu Boşaltma” başlıklı 10 uncu maddesinde; “2547 sayılı kanunun 50. Maddesine göre öğretim yardımcılığı kadrolarına geçici olarak atanıp, yüksek lisans, doktora, sanatta yeterlik ve tıpta uzmanlık öğrenimlerini başarı ile tamamlayarak yüksek lisans, doktora veya sanatta yeterlik diploması veya tıpta uzmanlık belgesi alanların kadro ile ilişkileri kendiliğinden kesilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Bu durumda 50/D kadrosunda çalışan genç akademisyenler doktora sonrasında işsiz kalabilmektedir.

Son günlerde 50/D kadrosu ile çalışan akademisyenler bir araya gelerek sosyal medyadan sesini duyurmaya çalışmaktadır. Yaklaşık 100 genç beyin, kendileri ile aynı işi yapmakta olan diğer kadro sahipleri (33/A ) ile benzer haklara sahip olabilmek için bir araya gelmektedir. 33/A kadrosu gibi hakları eşit olmasa da farklı bir çözüm arayışı istemektedirler.

Biz de akademisyenlik.com ekibi olarak bu konunun bir çözüme kavuşturulması ve genç akademisyenlerin mağduriyet yaşamadan rahat bir şekilde bilim yapabilmesi için ilgili arkadaşlar ile görüştük. Taleplerini dinledik. Çözüm üzerinde konuşmalar gerçekleştirdik.

50/D kadrosuna nasıl atama yapılır?

50/D kadrosuna atama yapılırken, tıpkı 33/A kadrosunda istenen şekilde üniversiteler ilana çıkarlar. Adaylardan istenen belgeler

  • ALES Puanı
  • Yabancı Dil (YDS –TOEFL – YÖKDİL) Puanı
  • İstenen bölümden Lisans Mezunu olmak
  • İstenen bölümde yüksek lisans yapıyor olmak (çoğu durumda)
  • İstenen bölümde doktora yapıyor olmak (nadiren)
  • İstenen bölümde yüksek lisans veya doktora yapmak (çoğu durumda)
  • 35 yaşını geçmemiş olmak

vb. gibi diğer kadro ilanlarındaki kriterler ile aynıdır.

Ancak bu kadronun doktora eğitimi bittikten sonra üniversite ile ilişiğinin kesilmesi, söz konusu kadro ile çalışan genç akademisyenler tarafından sıkça eleştirilmektedir.

O yüzden 50/D kadro sorunun acilen çözüme kavuşturulması talep edilmektedir.

“Aile kurmaya dahi çekiniyorum”

(K.S., Erkek, 28, Doktora Öğrencisi): Güvencesiz istihdamın adı olan 50/D kadrosunda araştırma görevlisiyim. Tıpkı 33/A’li araştırma görevlileri gibi ALES, Dil sınavı, Alan sınavı gibi aşamalardan geçerek bu kadroyu kazanıyoruz. Fakat, bu 50/D kadrosu akademik hayatımızın ilk gününden itibaren bizleri gelecek kaygısına sevk etmektedir. Söz konusu sistem hiçbir şekilde başarıyı ödüllendirmemektedir. Kafasında gelecek kaygısı, özlük hakları olan bir araştırma görevlisi sağlıklı bir şekilde ne kadar bilim yapabilir? Güvencesizliğin verdiği kaygı ve bir gün işsiz kalıp yuvam dağılır düşüncesiyle aile kurmaya dahi çekiniyorum. Bunun yanında, kadromun 50/d olmasını fırsat bilen basiretsiz yöneticilerle uğraşmak zorunda kalıyorum ve gizliden veya açıktan sürekli mobinge maruz kalıyorum. Yüksek lisans ve doktorada 6 – 9 senede verilen tüm emekler hiçe sayılarak 30 yaşından sonra işsizliğe mahkum ediliyoruz. İşimizi severek yapıyoruz fakat çözümü basit bir sorundan dolayı maalesef bu ülkenin genç bilim insanları akademiye küstürülüyor.

(M.Y., Kadın, 28, Doktora Öğrencisi): 50d’liler olarak 33a kadrosundaki araştırma görevlilerinden hem mesleğe giriş sürecinde hem de okuldaki sorumluluklarımız açısından hiçbir farkımız yokken doktora sonrası işsiz bırakılacak\bırakılmış olmamız sadece bizler için değil akademik camia içinde büyük sorun teşkil etmektedir. Bir an önce 50/D’liler için bir düzenleme yapılması gerekmektedir.

“Gelecek Kaygısı Üretkenliğimizi Azaltıyor”

(C.B., 27, Erkek, YL Öğrencisi): 50/d belirsizliği yüzünden evlenemiyoruz evlenenlerin de yuvaları dağılmaktadır. Mobbinge maruz kalıyoruz. Bölüm sekreterliği dahil evrak getir götür, bölüme çay, tuvalet kağıdı al kısacası bölümün her işine biz bakıyoruz ama doktora sonrası işsiz kalmaktayız. Yıllarca emek verdiğimiz yerde işsiz kalmayı hak etmiyoruz. Gelecek kaygısı motivasyonumuzu düşürerek üretkenliğimizi azaltıyor. Dışarıda doktoralı işsizlerin sayısı azımsanmayacak derecede artmakta ve bizim motivasyonumuzu düşürmektedir.

(S. K. K., KADIN, 25, PhD Öğrencisi): Çok çalıştık ülkemiz için üniversitelerimiz için çok emek verdik. Gençlik enerjimizi iyi birer bilim insanı olma uğrunda yıprattık. Akademi her şeye değer bizler işimizi seviyoruz akademiden koparılmak istemiyoruz.

(C.B., Erkek, 27, PhD öğrencisi): Kelimenin tam anlamıyla gençliğimi emek emek akademiye verdiğim çalışmanın sonunda kapının önünde işsiz bir şekilde bulma korkusu ve stresi ile üretmeye devam etmek, huzurlu yaşamak ve aile kurmak imkansız haldedir. Acil bir şekilde çözüm uretilmelidir ve asistanların iş güvencesi sağlanmalıdır.

“bilim ve üretim teşvik edilmez ise ülkenin yarınları şekillendirilemez”

(DK, Erkek, 30, PhD Öğrencisi): Akademik kariyer üç basamaklı bir süreçtir. Bu basamakların ilki olan lisans eğitimi çoğunluğun elde ettiği fakat sonrasına taşımadığı aşamadır. Yüksek lisans ve doktora ise son basamaklar olup ülkemizde çok az insanın tamamladığı lisansüstü derecelerdir. Bu lisans üstü dereceler yıllarca birikim, tecrübe ve zorlukların sonucunda elde edilmektedir. Kuşkusuz ki bu süreçleri araştırma görevlisi kadrolarında yaşayanlar daha da içselleştirerek ve içinde pişerek tamamlamaktadır. Günümüzde araştırma görevlileri 50/D usulü ile atanmakta ve doktora sonrası kadro ilişikleri kesilmektedir. Akademik kariyerin tüm basamaklarını yıllar içinde verilen yüksek eforla tamamlayan bu genç bilim insanları doktora sonrası bilimden ve üretimden koparılmaktadır. Unutulmamalıdır ki bilim ve üretim teşvik edilmez ise ülkenin yarınları şekillendirilemez. Bu bağlamda bilim disiplini ile akademik kariyerini tamamlayan araştırma görevlilerinin görmezden gelinmemesi ve birikimlerini hem bilimsel üretime hem de öğrencilerine aktarmaya devam etmeleri kritik önem taşımaktadır.

(ZNK, Kadın, 32, PHD öğrencisi): 50/D kadrosunun belirsizliği nedeniyle yarınımız ne olacak kaygısı, bizlerin akademik verimliliğini ve motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Tüm endişelerimize rağmen çalışmaya, didinmeye devam etmekteyiz. Emeklerimizin karşılığı, sürecin sonunda işsiz, güvencesiz kalmak olmamalıdır.

“Psikolojik olarak yıpranıyoruz”

(İ.A., Erkek, 27, Doktora Öğrencisi): 50/D sorunun çözülmesini istiyorum. Yetkililer bizi görmezden gelmemeliler. Dekan, Bölüm Başkanı gibi makam sahibi hocalarımız lisansüstü eğitimlerimizin bitmesi ile işsiz kalacağımızı bildikleri için, bize baskı yapmaktadırlar. Bu durum bizim çalışmalarımızı kötü yönde etkilemektedir. Ayrıca 50/D öyle bir kadro ki bu kadro ile işe giren kişiye sen bu işe gir 6 sene çalış ondan sonra ne kadar başarı gösterirsen göster biz seni doktorayı bitirdiğin gün kovacağız demektir. Bu yüzden insanlar geleceğine yönelik (evlilik vs.) planlar bile yapamamakta ve bu durum psikolojik olarak da bu kadroda çalışan kişileri ciddi derecede yıpratmaktadır.

Bir başka nokta da devlet açısından bakacak olursak 50/D kadrosunda çalışan kişilere yaklaşık 5-6 yıl maaş ödeniyor ve üstüne çeşitli kurumlardan proje destekleri vs. yapılıyor. Bu kadar yatırımın emeğin üstüne devlette bu yetişmiş nitelikli insan kaynağını doktorayı bitirdikten sonra işsiz bırakarak yaptığı yatırımı boşa harcamış olmaktadır. Yani baktığımızda 50/D kadrosu hem devlet hem de bu kadroda çalışan insanlar için hiç bir olumlu tarafı görünmemektedir. 50/D sorununun acilen çözüme kavuşturulması ve bu insanların taleplerine duyarsız kalınmamalıdır.

(Ş.A, Kadın, 26, YL Öğrencisi): Yarını düşünmekten bugünü yaşayamıyoruz.

(V.K., Erkek, 25, YL Öğrencisi): Hayatımı daha bu yaşımda akademiye adayan ve yeni atanmış biri olarak 4-5 yıl sonra işsiz bir duruma düşmek istemiyorum. Bu durum benim hakkım değil diye düşünüyorum. Lütfen 50/D sorununa çözüm bulunuz.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir