Vakıf üniversitesi akademisyenlerinin işçi statüsüne getirilmesi istendi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, (TOBB) Türkiye’deki vakıf üniversitesi temsilcilerinin katılımıyla Türkiye Yükseköğretim Meclisi Toplantısı yaptı. Toplantıda Yükseköğretim Kanunu ile yapılan değişikliklerin “vakıf üniversitelerinin rekabet gücünü zayıflattığı” gerekçe gösterilerek “kâr amacı güden şirket gibi üniversiteler” için yasanın yeniden düzenlenmesi istendi. Vakıf üniversitesi sahipleri “Vakıf üniversiteleri hocalarına verilen ücret devlet üniversiteleri hocalarına verilen ücretten az olamaz” maddesinin kaldırılmasını, ücretsiz okuyan öğrenci sayısının düşürülmesini, üniversite sınavlarında baraj puanının kaldırılması gibi dil baraj puanının da kaldırılmasını ve özel üniversite kanunu çıkarılmasını talep etti. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Safa Kapıcıoğlu’nun da katıldığı toplantının tutanaklarına Medyascope ulaştı.

Konuyu Medyascope’a değerlendiren öğretim görevlisi Nihat Koçyiğit “Vakıf üniversitelerinin mütevelli heyetleri ve sahiplerine baktığınız zaman çok çok azının eğitimli bir geçmişi vardır. Hepsi işadamıdır. Onlar açısından eğitim de karlı bir alan. Fakat bu yetmiyor ve ‘daha fazla kar edebileceğimiz bir yasa istiyoruz’ diyorlar. Bu anayasaya aykırı” diye konuştu. İsmini gizlemek zorunda bırakılan bir akademisyen ise “Bizi işçi pozisyonuna sokmaya çalışıp daha fazla avantaj elde etmeye çalışacaklar. Kereste fabrikasında çalışan bir işçi ile makale yazan ders veren bir akademisyenin çalışma koşullarını aynı potanın altına sokmaya çalışıyorlar” dedi ve 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun zaten uygulanmadığını söyledi.

“Sektörün önünü tıkıyor”

Türkiye Yükseköğretim Meclisi toplantısına başkanlık yapan, Türkiye’de bulunan vakıf üniversitesi dekanlarının ortak görüşlerini açıklayan Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan, 2547 sayılı kanuna tabi olan akademik kadro ve iş kanuna tabi idari personelin bir arada çalışmasının vakıf üniversitelerinde işleyiş bozukluklarına yol açtığını gerekçe göstererek özel bir kanun çıkarılmasını istedi. Vakıf üniversitelerine özel bu kanunla, iki ayrı çalışan grubunun aynı kategoride değerlendirilmesini istediklerini açıklayan Okan, 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yer alan “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez” maddesinin “rekabetçiliği azalttığı” gerekçesiyle karşı çıktı ve kaldırılmasını istedi. Türkiye Yükseköğretim Meclisi’nin “sektörün önünü tıkıyor” ifadesiyle değiştirilmesini istedikleri maddeleri ve gerekçeleri tutanakta şöyle yer aldı:

MADDE 11– “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez.” Bu maddeyle vakıf üniversitelerinin rekabetçiliği azalmakta, kısıtlanmaktadır.

MADDE 17- EK MADDE 42- “Vakıf yükseköğretim kurumları, her yıl, öğrenci gelirleri toplamının %2’sini bir kamu bankasında kendi adına açılan vadeli bir hesaba söz konusu vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin geçici olarak durdurulması veya kaldırılması halinde öğrencilerinin eğitimlerinin tamamlatılması amacıyla teminat kaynağı olarak aktarır.”

MADDE 12- “Vakıf yükseköğretim kurumları, ön lisans, lisans, tezli yüksek lisans ve doktora düzeyindeki her bir diploma programında öğrenim gören öğrencilerden; ilgili programın en yüksek merkezi yerleştirme puanına sahip en az yüzde on beşi kadar öğrenciyi, söz konusu programın öğenim süresi boyunca ücretsiz okutmakla yükümlüdür.” Bu maddenin geçmişte olduğu gibi tekrar yüzde 10’a veya daha aşağısına düşürülmesi önem teşkil ediyor.

MADDE 7- “Öğretim elemanları dışında iş sözleşmesiyle çalışan personel 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu ve iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesine tabidir. Memurlar hakkında ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125’inci maddesi uygulanır.”

“Özel Üniversite Kanunu”

Vakıf Üniversiteleri’ndeki program ücretlerinin büyük farklılıklar gösterdiğini söyleyen Okan, programlara minimum ücret getirilmesini ve bölüm kontenjanlarının her üniversitenin kendi inisiyatifine bırakılmasını istediklerini dile getirdi. Türkiye’deki üniversitelerin devlet, vakıf ve özel olmak üzere üçe ayrılması gerektiğini dile getiren Okan, “Talep ettiğimiz Özel Üniversite Kanunu çıkarıldığı takdirde kar amacı güden ve bir şirket gibi yönetilen üniversiteler hayata geçirilebilecek” dedi. Toplantıda, devlet ve vakıf üniversitelerindeki uluslararası öğrencilerin ücret farkının ortadan kaldırılması talebiyle birlikte, vakıf üniversitelerinin şehir içinde bulunan kampüslerini artırmaları için gereken yasal düzenlemelerin yapılması istendi. Meclisin bir lobi faaliyeti yürütmesinin önemli olduğunun belirtildiği toplantıda dile getirilen diğer talepler şöyle:

“Ciddi yatırımlar yapılan üniversitelerimize teşviklerin verilmesi gerekmektedir. Vakıf Üniversitelerindeki baraj, araştırma görevlisi, ücretler gibi konular çözülmelidir. Önceden üniversiteler alfabetik sıralanırken, şu anda önce Devlet Üniversitelerinin, ardından Vakıf Üniversitelerinin sıralanması anlaşılır değildir. Üniversiteler arasında ayrım yapılmıyor ise sıralamanın alfabetik yapılması önemlidir.”

“Dil puan barajının kaldırılması aciliyet taşıyor”

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversiteye girişte baraj puanını kaldırması kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı. Medyascope, konuya ilişkin yaptığı haberde özel üniversitelerin finansal krizine işaret ederek, uygulamanın öğrenci bulamayan vakıf üniversitesi ‘nin müşteri açığını kapatmaya yönelik olduğuna dikkat çekmişti. Baraj puanının kadırıldığının hatırlatıldığı toplantıda aynı uygulamanın dil puanı için de hayata geçirilmesinin aciliyet taşıdığı vurgulandı ve şu görüşler öne çıktı:“Son olarak, ÖSYM sözel, sayısal, eşit ağırlıklı ve dil puan barajlarının, Üniversitelerimizin tam kapasiteyle eğitim verebilmesi ve açıkta kalan öğrenci sayısının azaltılabilmesi için, yeniden 170 ya da daha düşük olarak belirlenmesi konusu da aciliyet taşıyor.”  Toplantıda, “ÖSYM tarafından yapılan sınavla, doğru öğrenciler, doğru bölümlere yerleşememektedir” tespitine yer verildi.

“Brüt mü net mi belli değil”

7243 sayılı kanun maddesinin 17 Nisan 2020’den beri uygulanmadığına ve bunun hukuksuzluk olduğuna dikkat çeken öğretim görevlisi Nihat Koçyiğit, “Bunun talep edilebiliyor olması bile hukuk tanımazlığın ne kadar ileri gidebileceğini göstergesi. Yasanın uygulanmasını ve doğru bir şekilde uygulanmasını istiyoruz. YÖK, uygulamanın brüt ücret mi net ücret üzerinden mi yapılacağını üniversitelere bıraktı. Vakıf üniversiteleri de daha çok kar edebilmek için brüt ücret üzerinden hareket ediyorlar. Bu sebeple devlet üniversitesinde çalışan akademisyen ve vakıf üniversitesinde çalışan akademisyenin maaşı asla eşitlenemiyor” diye konuştu. Dava açan bir akademisyenin kazandığını söyleyen Koçyiğit, bu kararın üniversitelere gönderilmesine rağmen uygulanmadığına şu sözlerle dikkat çekti:

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp diyor ki ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararına saygı duymuyorum.’ Böyle bir bir ülkede iş adamlarının sahip olduğu vakıf üniversitelerinden birtakım yasaları tanımalarını beklemek garabet olur .”

“Aynı, medyadaki ortam gibi”

Vakıf üniversitesinde çalışan ve baskı sebebiyle kimliğini gizlemek zorunda bırakılmış bir akademisyen vakıf üniversitelerinin maaş zammı yaptığı tarihleri değiştirerek maaşı düşürdüğü bilgisini vererek “İşin ilginç tarafı bu hükümetin döneminde çıkarılmış bir yasa ama denetlemiyor. Ve yasanın uygulanmamasına hükümet göz yumuyor” dedi. Vakıf üniversitesindeki akademisyenlerin anında işten atıldıkları için dava açmaya korktuğunu dile getiren akademisyen şunları söyledi:

“İnsanlar işsiz kalmaktan, daha sonra da başka vakıf üniversitelerinde bulamamaktan korkuyor. Aynı medyadaki ortam gibi. Üniversitede hocalık yapan birinin açıkça konuşamaması bile baskının ve güvencesizliğin kanıtı” diye konuştu. Konuya ilişkin açılan bazı davaların kazanıldığını hatırlatan akademisyen “Bir iki kişinin tazminatlarını veriyorlar. Fakat daha fazla sayıda kişi olursa bu parayı vermiyor. YÖK de üniversiteye konuya dair bir yaptırım uygulamıyor.” 

“Elde ettikleri gelirleri şirketlere aktaran kurumlar”

Vakıf üniversitelerinin aslında özel üniversiteler olduğunu dile getiren akademisyen “Çeşitli muhasebe oyunları ile elde ettikleri gelirleri şirketlere aktaran kurumlar. Birçok Vakıf üniversitesinin özel üniversite statüsüne geçip vakıf üniversitesinin sağladığı bir takım ayrıcalıkları da kullanmaya devam etmek istediklerini duyuyoruz. Asgari ücretin altında personel çalıştırmak istiyorlar” dedi ve sözlerini söyle sürdürdü:

“Vakıf üniversiteleri kurulduğunda ‘vakıf üniversitelerinde çalışan akademik personel özlük hakları açısından devlet memurları kanuna tabidir’ denildi. Çoğu uygulanmasa bile, atama, yükseltme, işe alınma gibi konularda problem yaşandığında idare mahkemelerinde dava açılıyor. Maaşımız iş kanuna tabi tutuluyordu. Vakıf üniversiteleri, işine geldiği zaman bizi idari çalışan, işine geldiği zaman iş kanununa tabi göstermeye çalışıyor. Bu son durumla birlikte bizi işçi pozisyonuna sokmaya çalışıp daha fazla avantaj elde etmeye çalışacaklar.”

 

Kaynak: Medyascope

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir